1 Ağustos 2013 Perşembe

GAZ SORUNU VE DOĞAL ÇÖZÜMLERİ



Sindirim sistemi bakterileri ve mayalar tarafından üretilen ve yellenme denilen olaya neden olan bağırsak gazları, kişileri oldukça rahatsız eden bir problemdir. Ses ve kötü kokunun eşlik ettiği ve anüse baskı yapan bu gaz durumu, şişkinliğin getirdiği rahatsızlık ve toplumsal utanca neden olur.

Gaz öyle ya da böyle herkes tarafından yaşanmış bir durumdur. Toplum içinde sıkılmaya yol açan bu problem temelde mide ve bağırsakta kimyasal gazların birikmesi sonucu ortaya çıkan bir sindirim durumudur. Gazın birikmesi ile dolgunluk ve şişkinlik, karın ağrısı artar. Gaz ya rektum-bağırsak yoluyla vücuttan çıkar ya da ağız yolu ile (geğirme) vücudu terk eder.

Aslında çok doğal olan bu durum kişiler için aşırı sıkıntılı olabilir. Sağlıksız yeme alışkanlıkları, düzensiz bağırsak hareketleri, huzursuz bağırsak sendromu ya da laktoz toleranssızlığı olanlarda görülmesi çok olasıdır.

Ortalama bir insanın rektum ya da ağız yoluyla günde en az 4 kere gaz çıkardığı düşünülür. Aslında gaz çıkarmak bir sağlık tehdidi değildir ama toplumun tepkisi yüzünden istenmeyen bir durum olarak kabul edilmektedir. Gaz çıkarmanın sorun edilmediği toplumlar yok değildir. Aşırı gazın oluşuma neden olan faktörleri belirlemek tedaviyi kolaylaştıracaktır.

Sindirim sisteminde gazın birikimi iki şekilde meydana gelir. Biri gıdaların çözünmesi esnasında ortaya gaz çıkması ile olurken, diğeri yeme-içme ya da yutkunma esnasında aşırı hava yutması ile olur. Gaz daha çok oksijen ve azot içerir. Salınan gazda hidrojen, karbondioksit ve hatta metan gazı bulunabilir. Gaz çıkarmak doğal ve biyolojik bir süreçtir. Erkek ve kadınlarda ortak olarak görülmesine rağmen, erkeklerde daha sık görülür. Yaşlı ve çocuklarda sıklıkla oluşur. Aslında herkes gaz çıkarır. Pek çok zaman gaz çıkaran kişi tarafından bile fark edilmeyecek şekilde kokusuz ve sessizdir. Kötü kokan gazın sorumlusu içeriğinde bulunan kükürdün varlığıdır. Kabızlık geçiren kişilerde gazın şiddetli koku bulundurması olağandır.

Aşırı ve kokulu gaz beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol edilebilir. Kişide gaza neden olan besinlerin tüketimini aza indirmek, yemek zamanlamalarına dikkat etmek, düzenli ve yeterli uyku, bağırsak hareketlerini düzenleyici egzersizler yapmak sindirime yardımcı olacaktır.
Gaz sorunu yaşayan bir kişide şu belirtiler de bulunuyor olabilir: Karında şişkinlik ve rahatsızlık hissi, aşırı yellenme, geğirme, karın ağrısı.

Gaza neden olan başlıca etkenler ile şöyle sıralanmaktadır:

Hava yutulması, bağırsakta aşırı miktarda bakteri olması, çok fazla lifli besin tüketimi, malt ve özü içeren gıdaların tüketilmesi, sindirim sistemi iltihapları, huzursuz bağırsak sendromu, düzensiz bağırsak hareketleri, kabızlık, hijyenik olmayan yiyecek ve su tüketimi, aşırı yağlı beslenme, karbondioksit içeren gıdaların çok tüketimi, fazla kükürt içeren gıdaların tüketimi.

Aşırı gaz sorunun en önemli tedavisi beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesidir. Bazı meyve ve sebzeleri kesmek, süt ürünlerini daha az tüketmek gerekebilir. Aşırı yağlı bir beslenme düzeni varsa terk edilmelidir. Aşırı protein ve aşırı karbonhidrat tüketmekte gaz sorununun bir sebebi olabilir.

Gaz problemlerini çözebilmek için fasulye, lahana türleri, karnabahar, brokoli, mayalı ürünler ve peynir azaltılmalı, gazlı içecekler tüketilmemelidir. Yüksek karbonhidrat içeren yulaf ve patates daha az tüketilmelidir. Pirinç, muz, narenciyeler, üzüm, sert peynirler, et, yumurta gaz üretimini arttırabilir. Doymamış yağlar içeren besinlerden kaçınılmalıdır.

Bir seferde çok miktarda değil az ve sık öğünlerle beslenilmeli, yemekler iyice çiğnenmelidir. Aşırı gaza neden olabilecek besinler herkeste farklılık gösterebildiğinden tüketimler izlenmeli ve neyin gaza sebep olduğu bilinmelidir. Buna göre ilgili besinler kesilmelidir. Sigara, sakız ve emerek şekerleme tüketimi bol miktarda hava yutulmasına sebep olduğundan aşırı gaz oluşumuna birer neden olabilir.

Bağırsakların sağlıklı çalışması ve gaz üretimini azaltması için fiziksel aktivitede bulunmak önemlidir. Çok hareketli insanların sindirim problemleri nadiren görülür. Sindirim problemi olmaması ise aşırı gaz üretilmemesiyle sonuçlanır. 


GAZ SORUNUNU GİDERECEK ÇÖZÜMLER

* Bir bardak ılık su içinde bir tutam şeytantersi, bir tutam kaya tuzu ve yarım tatlı kaşığı toz zencefil karıştırılarak yemeklerden sonra içilir.

* Yemeklerden sonra limon suyunda bekletilmiş taze zencefilden bir dilim yenilir.

* 1 tatlı kaşığı bal ile bir çay kaşığı dereotu tohumu karıştırılarak yemeklerden sonra içilir.

* 1 çay kaşığı kakule tohumu, 1 tatlı kaşığı toz zencefil ve 1 tatlı kaşığı tatlı toz kırmızıbiber karıştırılarak yarım çay kaşığı yemeklerden birer saat sonra bir bardak su yardımı ile içilir.

* Yemeklerden sonra bir tutam taze nane çiğnenir.

* Nane çayı içmek ya da bir bardak suya damlatılan iki damla nane yağı gaz sorununu hafifletecektir. .org

* Yemeklerden sonra anason ya da rezene çayı içilebilir ya da tohumları çiğnenebilir.

* 10 gram taze fesleğen suyu ve 10 gram toz zencefil karıştırılarak hurma yardımı ile minik haplar yapılır. Sabah aç karnına birer adet içilir.

* Gaz sorununda, özellikle gazlı bebeklerde Hindistan cevizi yağı ile karna masaj yapmak etkili bir yöntemdir. org

* Bir bardak suyun içine yarım limon suyu ve bir tutam karbonat ekleyerek kabartılır ve içilir.

* Bir çay kaşığı kereviz tohumu hızlı etki gösterir.

* Papatya çayı sindirim gazlarını giderir ve sindirimi geliştirir.

* Gazı rahatlatmak için çemen otu tohumu ile çay demlenir.

* 1 soğan dilimlenerek 1 bardak su ile 10 dakika kaynatılır ve biraz soğutularak içilir. Hızlı bir çözümdür ancak kötü kokulu oluşu nedeni ile zor içilebilir. İçtikten sonra nane çiğnenerek kötü koku ve tat giderilebilir





BİR BARDAK KOLANIN YAPTIĞI TAHRİBAT

Karatay, bir bardak kolanın 60 dakikada vücuda verdiği zararı sekiz başlık altında özetledi
İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, bir bardak kolanın 60 dakikada vücuda verdiği zararı sekiz başlık altında şöyle özetliyor:

1. İlk 10 dakikada: Kanınıza hemen 10 çay kaşığı kadar şeker girer. Bu normal günlük dozun 100 katı kadardır. Bulantınızın olmamasının nedeni içinde bulunan 'fosforik asittir'.

2. İlk 20 dakikada: Kan şekeriniz aşırı şekilde yükselir. Bunun sonucu pankreasınızda aşırı derecede insülin salgılanır ve kan şekerinin fazlası karaciğerde yağ olarak depolanmaya başlar.

3. 40 dakika içinde: Kafeinin tamamı dolaşıma girmiş olur. Kan basıncı yükselir, karaciğerden daha fazla şeker yapılarak kana geçer ve kan şekeri tekrar yükselir.

4. 45 dakika içinde: Beyinde dopamin yapımı artar, mutluluk hissi başlar (eroinin etkisine benzer bir etki meydana gelir.)

5. 60 dakika içinde: Ani açlık hissi oluşur.

6. Tekrar kolaya ve tatlılara saldırırsınız.

7. Bu kısır döngü devam ettiği süre karaciğer ve göbek yağlanması artar, vücudun tüm hücrelerinde leptin ve insülin direnci gelişir.

8. Şişmanlık hastalığını başlatmıştır ve bütün dejeneratif hastalıkların nedenidir.

DİYET

CANAN KARATAY TÜM EZBERLERİ BOZDU...


ALLAH NE YARATTIYSA FAYDASI VAR.


Canan Karatay, diyetle ilgili yine ezberleri bozdu. 8-10 öğün değil, günde iki öğün. Yemek yerken de su içmeyin... İşte Karatay'dan sağlıklı beslenme tüyoları.



Türkiye'de diyet ve sağlıklı beslenme konusunda TABULARI YIKAN İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, günde 2 öğün beslenilmesi gerektiğini söylüyor. Karatay, Türk halkının günde 8-12 öğün beslendiğine dikkat çekerek, toplumun 'enine büyüdüğünü' ifade ediyor. Prof. Karatay'a göre, günde 2 öğün beslenmek gerekiyor. Dahası Karatay, yaş ilerledikçe yürüyüşe daha çok ağırlık verilmesi önerisinde bulunuyor.



Habertürk'te konuşan Canan Karatay, hareket etmek şartıyla kişinin istediği kadar yemek yiyebileceğini dikkat çekerken, bir de uyarıda bulunuyor. Yemek yerken su içmeyin. Neden mi? İşte Karatay'ın yanıtı...


KÖY TEREYAĞI SAĞLIKLI

"Tam yağlı, doğal olan her şey tüketilmeli. Saf köy tereyağı, katkısız Trabzon, Urfa ya da Malatya gibi yörelerimizin tereyağı kullanılabilir. Hatta kadınlarımız tıpkı yoğurt gibi evde tereyağını kendileri yapabilirler. Zeytin dahi evde yapılabilir. 'Karatay Mutfağı'nda bunların tarifini verdim. Katkısız ve çocuklara en faydalı biçimde kendi besininizi hazırlayabilirsiniz. 


Tereyağı, yayık ayranı aslında yarım saatlik bir iş. Neneler ya da ev kadınları, evde oturduklarında sürekli televizyon izlemek yerine bunu kolaylıkla yapabilirler. Saf köy tereyağı, en sağlıklısıdır, buzdolabında bile katı değildir ve istenildiği kadar kullanılabilir. Saf köy tereyağı ve soğuk sızma zeytinyağı her gün gereği kadar vücudumuza girmelidir."

'YEMEKTE TEREYAĞ VE ZEYTİNYAĞI KULLANILMALI'

"Zararlı dediğimiz yağlar, trans yağlardır. Trans yağlar, kızartmalarla meydana gelen yağlardır, işlenmiş her gıdanın içindeki trans yağlar zararlı ve kanserojendir. Artık halkımız, şekere ve trans yağlara dikkat etmeli, zaten dikkat edilirse hastalık da kalmaz. Mısırözü ve ayçiçeği yağı, çiğ olarak kullanılabilir. Ama ikisi de ısındığı veya kızardığı zaman aşırı miktarda trans yağ oluşur. Margarin haline gelince de, katı ya da sıvı olsun, içi trans yağ doludur.



FINDIK YAĞI DA KULLANIN

Yemek yaparken tereyağı, zeytinyağı veya fındık yağı kullanmak gerekir, çünkü bunlar ısıya dayanaklıdır ve hemen bozulmazlar. Bunlardan asla korkmayacağız, bu yağlar yanmadıkça, trans yağ oluşmaz. Isınınca bozulan mısırözü ve ayçiçeği yağıdır. Bunlarla kızartma yaparsak hemen kanserojen olur. Trans yağlar, en fazla çoklu doymamış dediğimiz bitkisel yağlarda oluşmaktadır unutmayalım!"

'Kelleyi, paçayı, işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz'
"Yağlardan en sağlıklısı, serbest dolaşan hayvanların etindeki hayvansal yağlardır. Kuzu eti yediğiniz zaman yağıyla birlikte yemelisiniz. Kuzu etini kaynatıp et suyu çıkardığınız zaman da çok sağlıklı olur.

Sevdiğiniz kelleyi, paçayı veya işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz. Sakatatlardan hepsini yiyebilirsiniz. Karaciğer de buna dâhil. Şişman hanımlar, 'Dizlerimde kıkırdak kalmadı' diyor. Sen protein yemezsen tabii ki dizin gider, sağlıklı protein, sağlıklı yağ, yumurta, tereyağı, saf zeytinyağı yemezsen kilo veremezsin. Paça çorbası, diz eklemleriyle ilgili sorunlara birebirdir. Ben haftada 2 kez paçamı, işkembe çorbamı içerim. Beni eleştirenler, '10 yıl sonra ne olacak?' diyorlar, oysa ben bunları yeni söylemiyorum ki. Yıllardır bunları anlatıyorum. 1987 yılında, ABD'ye gittim. Oraya gidinceye kadar İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde Koruyucu Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı’ydım. Tüm bu söylediklerim yeni ifadeler değil. O zamandan beri takip ettiğim hastalar, şimdi 80-90 yaşlarında ve sağlıklılar."



KIZARTMA HİÇ YOK

"Kızartma bitti, hiç yapılmayacak, Çünkü kızartma trans yağ demektir. Balık ızgara, fırın, buğulama şeklinde yenilebilir. En sağlıklısı bunlardır. Ama Trabzon ya da Ordu'da yapıldığı gibi hamsiyi una bulayıp kızartırsanız o tehlikelidir! Kanserojendir! Aslında yiyecekleri biz pişirirken ya da tüketirken tehlikeli hale getiriyoruz.

İdeal bir öğlen yemeği, biftek veya bonfile ile güzel bir salatadan oluşur. Bütün bir balık yiyebilirsiniz. Izgara yapılmış sebze, döner yiyebilirsiniz. Ama dönerin yanında pilav, patates, pide yok! Bir iki kaşık tam buğday veya bulgur pilavı, cacık, yoğurt, ayran olabilir. Doyuncaya kadar yiyebilirsiniz, sakın az yiyip de aç kalmayın, sonra halsizleşir doğru dürüst iş yapamazsınız. Kilo almayacağım diye yalnız salatayla öğün geçirmek bu nedenle doğru değildir!"

Türk milleti 8-12 öğün besleniyor, enine büyüyor "İbn-i Sina, Ortaçağ'ın en önemli bilim adamı, tıp hekimidir. Onun yazdığı tıp kitapları Ortaçağ'da bütün tıp okullarında okutuluyordu. İbn-i Sina, 'İki öğün sağlıktır, üçüncü öğün hastalıktır' der. Sabah zaten çok kuvvetli yiyince doğal olarak iki öğüne iniyorsunuz. Akşam yemeği de erken yemeli. Hz. Muhammed'in tavsiyesi de bu doğrultudadır. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra zaten acıkmıyorsunuz. Ama Türk milleti maşallah 8-12 öğün besleniyor, öyle alıştırıldı, öyle programlandı. Bu nedenle de Türk milleti enine büyümeye başladı!




YAŞ İLERLEDİKÇE HAREKET ARTACAK

50 yaşından sonra 6-7 öğün yemek tamamen sağlıksızdır. İbn-i Sina diyor ki, 'Yaş ilerledikçe, hareket artacak'. Oysa biz yaşlandıkça köşemize çekiliyoruz, bu çok yanlış. Türk toplumu eğer şişmansa, hastaysa, göbeği varsa, şeker veya kalp hastasıysa, kiloluysa, depresyon hastasıysa, kanseri varsa, Alzheimer’i varsa şeker, tatlı tüketmeyecek. Benim gibi 60-70 yaşındaysanız, oturup 3 öğün ekmek, şeker yiyemezsiniz. Şekerli içecek içemezsiniz. Çünkü harcamıyorsunuz, ihtiyacınız da kalmıyor. Metabolizma yavaşlamış oluyor, hormonlar gitmiş. Vücutta hormon kalmamış. Ben buna dikkat çekmek istiyorum."







DİYET YİYECEKLERE DİKKAT

"Light ürünlere, diyet olan tüm yiyecek ve içeceğe karşıyım. Çünkü diyet denilen besinler, içindeki doğal yağların, doğal vitaminlerin, doğal minerallerin alınmış olan kısmıdır. Diyet yiyecekler, en sağlıklı kısmı alınan ve en pahalı satılan ürünlerdir. Hazır gıdalar da öyle. Hazır gıdalardan da uzak duracaksınız. Doğal gıdaları kendiniz hazırlayıp yiyeceksiniz. O zaman hastalanmazsınız, verdiğiniz kiloları da almazsınız."
'Yapay gıdalar kısırlık ve kanseri artıyor'

"Yanlış beslenme ve yapay gıdalar sonucunda kısırlık artıyor. Sadece kısırlık değil, kanser, kalp hastalığı, şeker hastalıklarında da artış görülüyor. Hepsinin temelindeyse obezite yatıyor.

Obez, karaciğer yağlanması olan yani insülin yüksekliği olan kişilerde östrojen hormonu da yükseliyor, polikistik over gelişiyor, kadınlarda üreme duruyor, erkeklerde memeler büyüyor ve spermin kalitesi ve sayısı azılıyor. Bir de GDO'lu gıdalar var. Bunlar ve trans yağların aşırı tüketilmesi üreme dahil vücuttaki her şeyi bozuyor."
'Hareket etme şartıyla istediğin kadar ye'

"Kaç gün diye bir şey yok, doyuncaya kadar her şeyi yiyeceksiniz. Karatay Mutfağı'nda 'kaç kalori' hesabı yok. Ben başka bir şey söylemiyorum. Hareket etmek ve sağlıklı yiyecekler olması şartıyla istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

Bilgisayar ya da televizyon karşısında saatlerce oturursanız olmaz! Hareket etmeden hiç kimse kilo veremez. Ama gençsiniz, atletsiniz, saatlerce spor yapıyorsanız ya da hamileyseniz o zaman tabii ki yiyecekseniz. Her gün 5 kilometre koşun ya da yürüyün, o zaman sağlıklı yiyeceklerden istediğinizi, doyuncaya kadar, bakın bir kez daha vurguluyorum doyuncaya kadar yiyebilirsiniz. Örneğin pastırmalı kuru fasulye, mercimek, piyaz gibi yemekleri doyana kadar yemelisiniz. Ama ekmeksiz olarak! Tabii ki kuru soğanla... Neden? Çünkü biz de bir söz vardır biliyorsunuz: 'Aç ayı oynamaz!' deriz. Pirinç yerine de bulgur tüketilmeli. Tam buğday ve bulguru yiyebilirsiniz."
'Yemekte içilen su hazımsızlık yapar'

"Su 24 saat içilmelidir. Ancak yemek sırasında içilmemeli. Çünkü mide asidini sulandırır, hazımsızlığa neden olur. Her gün azar azar yudum yudum 2,5 litre su tüketilecek. En önemli kriter, idrar rengi, açık limonata renginde olacak. Öyle değilse vücuda yeterli su girmiyordur. Bu nedenle de bağırsaklar çalışmıyor. İşte bu sebeple Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri de kabızlıktır. Kabızlık ise, metabolizmanın bozulduğunun en basit ve en önemli göstergesidir, belirtisidir. Ciddi bir sağlık sorunudur.


PRF. DR. CANAN KARATAY